Hayatımız baskı üzerine kurulu.
İnsanlar sürekli birbirlerine baskı yapıp kendi istedikleri sonuca ulaşmaya çalışıyorlar.
Her yerde, her çeşit baskı var; Gazete baskısı, mahalle baskısı, patates baskısı vs... Bütün bunlar yetmezmiş gibi şimdi bir de 'Yönetmen baskısıyla' tanıştık.
Dün akşam oynanan ve nefesleri kesen Fransa - İrlanda maçındaki ne oyunla ne de Henry'nin elinin kirlettiği tur vizesiyle ilgili de herhangi birşey söylemeyeceğim.
Hatta bundan nemalanmaya çalışan blog yazarlarına da hiç bulaşmayacağım. Tur turdur. Çünkü aynı şekilde Türkiye turu elde etseydi 'Tanrının eli' derlerdi!
Aslında dün akşam ortada, çok konuşulması gereken farklı bir durum vardı.
Hatırlarsınız Euro 2008'de stadlardaki dev ekranlardan maç yayını yapılırken, taraftarlar, futbolcular, teknik direktörler kendilerini ekranda görür görmez farklı pozlara bürünüyordu.
İşte dün akşam da Stade De France'da bunun farklı bir boyutu yaşandı.
Maçı yayınlayan ekibin yönetmeni mevzuya uyanmış. Herkesin gözünün staddaki o dev ekranlarda olduğunun gayet farkındaydı.
Özellikle İrlanda'nın öne geçmesiyle Fransa'nın zorlandığı, gol sıkıntısı çektiği dakikalarda ekranda sürekli yedek kulübesindeki Benzema'yı gösterdi. Hatta maçın sonlarına doğru Malouda'nın oyuna girdiği anda bile hala onu göstermeye devam etti.
Şöyle bir düşünün. Teknik direktör sizsiniz, takımınız mağlup, kendinize göre planlarınız var, stratejinizi uygulamaya çalışıyorsunuz ama orda işi yayıncılık yapmak olan birisi, ekranlarda oyuna girmesini istediği oyuncuyu sürekli hem size hem de staddakilere göstererek baskı yapıyor ve sizi bütün Dünya'ya şikayet ediyor.
Futbol dünyasında yakında patlak verebilecek önemli bir sorun değil mi bu?
Bu kadar yoğun bir baskıya, her ne kadar beğenmesem de, Domenech'in gösterdiği bu muhteşem direnişi ayakta alkışlamak gerekmez mi?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder