31 Ocak 2012 Salı

REİS'İN GÜNLÜĞÜ

İtalya'nın en büyük reislerinden Francesco Totti ahaliyi Pazar günkü maçtan önce bir toplamış, kulaklarını çekmiş.

Baksanıza nasıl da dinliyorlar?!

Luis Enrique'nin teknik direktörlüğü zaten felaketken, dümeni almak ona düşmüş belli.

REİS'İN GÜNLÜĞÜ'ne bakacak olursak , büyük ihtimalle 'ahaliyi topladım, ayar verdim ama yine de olmadı, nolucak bu takımın hali?' yazacaktır.

Roma evinde Bologna'ya da puan kaptırdı ve 6. sırada kaldı!

RUHUNU PAZARLAMA

Bir takımın her şeyidir renkleri!

Bir takımın her şeyidir o renkleri taşıyan forması!

Yıllar geçtikçe renkler de formalar da garip bir hal almaya başladı!

Nasıl unuturum Beşiktaş'ın efsane 'Beko' reklamlı 'Sony' reklamlı çubuklularını?

Nasıl unuturum Fenerbahçe'nin 'Emlak Bankası' reklamlı çubuklusunu?

Nasıl unuturum Galatasaray'ın 'Marshall' reklamlı efsane formasını?

Değişen şartlar o formaları bize geri getirmese de yeniden karşımıza çıkan formalarla ilgili söylenecek çok şey var!

Modernize edilmiş çubuklulara, parçalılara ya da o takımın kendi renklerindeki yeni dizaynlara saygım sonsuz!

Ama bir hatırlasanıza Galatasaray'ın mor formasını ya da Fenerbahçe'nin yeşillisini!

Kimse Galatasaray'ı mor Fenerbahçe'yi yeşil olarak vermemeli vücütlara!

Bunun adı pazarlamaysa kendine gel pazarlamacı RUHUNU PAZARLAMA!

Sadece ülkemizde değil Dünya'da da ne felaketler var bir bilseniz.

Örneğin Arsenal'i ne zaman mavi parçalı formayla görsem içim acıyor...

Haftasonu mavilerle görmeye alıştığım Schalke'yi garip bir vişne çürüğü renginde görünce gözlerime inanamıyorum.

Yıllarca sırf kırmızı lacivert diye hep bir sempati duyduğum Bologna'yı ve efsane Marco Di Vaio'yu çamaşır suyunda solmuş gibi duran bir formayla görünce üzüntülere boğuluyorum.

Hepsinin üstüne yıllarımı verdiğim Juventus'u ve hastası olduğum Del Piero'yu pespembe bir formada görünce gözyaşlarımı tutamıyorum!

Ey taraftar deplasman forması diye sana atılan kazıklara daha ne kadar dayanacaksın?

Onlar bunu pazarlasa da sen RUHUNU PAZARLAMA!

30 Ocak 2012 Pazartesi

DER PANZER

Beşiktaş tarihinin bana kalırsa en önemli yabancı oyuncularından biri!

Beşiktaşlılık duruşunu en iyi taşıyanlardan biri.

Adam gibi adam, Alman gibi Alman, Beşiktaşlı gibi Beşiktaşlı...

Kısaca; DER PANZER!

İşte o panzerle Alman ZDF kanalı güzel bir röportaj yapmış ve biz de bunu biraz geç farketmişiz!

Artık o Fabian değil, bizim Fabian'ımız!

Bir bakar mısınız nasılda markete gidip süt alıyor? :)

A(Y)ILTON

Schalke'de atılan nice goller.

Beşiktaş'a atılan piyango imza.

Futbola atılan büyük bir kazık!

Ailton da artık televizyon dünyasının bozdurup harcayacağı isimler arasında!

Almanya'nın en çok izlenen ve en ünlü kanalı Rtl'de yayınlanan ve bizim de formatını gayet iyi bildiğimiz Survivor kafasındaki yarışmasının bir kaç ünlü isminden biri de bizim şişko A(Y)ILTON!
Yılların seks idolü Brigitte Nielsen ve yılların golcüsünü bir arada görünce bu yarışmalarda neden hep bir noktada kaybetmiş isimler olur diye de düşünmüyor değilim!

Bizde de Pascal ve İlhan'ın bu tarz işlerin olduğunu da düşününce ilerde bambaşka bomba isimler de karşımıza çıkarsa şaşırmayın!

PUAN FARKI 4

Şimdi Real Madrid'li arkadaşlar hemen itiraz edecekler biliyorum hayır fark 7 diye!

Barcelona komşusu olan Villareal'e puan kaybedince Madrid ahalisi şampiyonluk şarkıları söylemeye başladı.

Aslında bazılarının anlamadığı sorun da burda.

Real uzunca bir süredir Barca'ya karşı galip gelememenin ezikliğini yaşıyor.

Son kupa rövanşında buldukları 3-5 pozisyondan sonra bile ümitlenmeye başlayan menekşe taraftarı acaba yanlışlıkla bir galibiyet görürse Barcelona'ya karşı neler yapacak çok merak ediyorum.

Sezonun ikinci yarısında Camp Nou'da oynanacak maçta da Barcelona'nın üstünlüğü olacağından hiç şüphem yok o yüzden PUAN FARKI 4!

Hele hele önümüzde daha 18 hafta olduğunu unutanlar varken!

Real'in özellikle sezon boyunca en büyük sıkıntısı kendi evindeki maçları rahat kazanmasına rağmen hemen hemen her maçta gol yemesi.

Çekirgenin kaç defa sıçrayacağı hiç belli olmaz.

Geride kalan 20 haftaya baktığımızda özellikle deplasman maçlarında Real'in yanındaki şansı da hatırlatmak isterim, özellikle de 3-2'lik Valencia ve 2-1'lik Mallorca deplasmanlarını.

Barcelona ise geçen sezonun gerisinde gibi gözükse de başının bir türlü beladan kurtulmadığını söyleyebiliriz.

David Villa, Afellay, Alexis Sanchez, İniesta başta olmak üzere takım halinde düzgün bir rotasyonda sakatlık yaşıyor oyuncular.

Villareal maçı sadece bir kazaydı ama bu kazalar bugün bana yarın sana!

Bu şans bir yerde döner, Barca şampiyon olur, tarihe notunuzu düşün!

12 Ocak 2012 Perşembe

İYİ KARIŞIM

Pazartesi akşamı Zürih'de Fifa Yılın Futbolcusu Ödülü'nü üçünüc kez üst üste evine götüren Lionel Messi'nin mutluluğu yüzünden belli oluyordu.

Ve o gecede bir kez daha Messi ailesini görme şansımız oldu.

Annesi ve babasına bakınca insan Lionel için İYİ KARIŞIM demeden geçmiyor...

9 Ocak 2012 Pazartesi

BİRİ GİRER BİRİ BAKAR

Bir garip, bir enteresan hikaye Paul Scholes'un hikayesi.

Hali hazırda 'Looking For Eric' ve 'United' gibi iki filmle de hayatımızı renklendiren Manchester United için belki de yeni bir filmin tek kişilik senaryosu Paul Scholes!

5 Ağustos'da yukarıda gördüğünüz gibi Cosmos karşısında son kez kırmızı formayı giymiş ve oyundan çıktığında ise Sir'ün elini böyle sıkmıştı.

Aradan altı ay geçti ...

Yeni yıl, yeni umutlar, yeni başlangıçlar derken bir Pazar sabahı baktık ki Paul Scholes oyuna giriyor!

Futbolu sadece resmi olarak bırakıp gönül ve vücut bağını koparmamış, koparamamış belli ki.

Alex Ferguson'un ilk oyuncu değişiklik hakkını ondan yana kullanması da kendisine duyduğu o güven değil mi?

Anlaşılan o ki Sir onu ısıtıp hemen kullanmak istiyor.

Old Trafford'daki ilk maçta 11'de başlatılıp tüm şeytanlara alkışlatılırsa kimse şaşırmasın.

Madem Scholes geri döndü ben de dönebilir miyim acaba diyenlerle doluydu dünkü maç!

Keane, Beckham ve hatta Manchester City kulübesinde Mancini'nin yanında oturan David Platt!!!

Eee ne demişler BİRİ GİRER BİRİ BAKAR!

5 Ocak 2012 Perşembe

GEMİ SU ALIYOR!

Son iki Premier League maçı; yenilen 6 gol, kaybedilen 6 puan ve yok olan paha biçilmez özgüven!

Manchester United'ın ve Sir'ün durumu bu aralar pek bir sıkıntılı...

İşin önemli yanı bu kısa süreli maç aralığından sonra haftasonu FA Cup'da Manchester City'nin karşısında olacak olmak.

Durum gerçekten kritik.

Sir'dür bir çözümünü bulur diyor insan ama bu sene United'daki garipliği herkes kabul ediyor.

Özellikle Şampiyonlar Ligi'nden Europa League'e düşmek oyuncuların motivasyonunu epey etkilemiş gibi.

Bunlara bir de yılbaşı havası eklenince, takım da yeni yıl ışıklarından, noel annelerden ve şampanyalardan etkilenmiş gibi.

Haftasonu Manchester derbisi belki de bu sezonun yönünü tayin edecek.

Çünkü bu sadece bir kupa mücadelesi değil aynı zamanda psikolojik bir savaşın üstünlüğü anlamına da geliyor!

Bu arada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim iddaa oynadığımda kara listede olan takımlarım vardır.

Bunların en başında da Newcastle United gelir. Oynamam Newcastle maçlarına bir şey çünkü bilirimki ne oynasam bir arıza mutlaka çıkacak.

Sanırım dün Manchester diyenler de epey üzülmüştür.

Belki Newcastle'a yeni göğüs reklamı ' Virgin Money ' uğurlu gelmiştir bilinmez ama bir gerçek varki Manchester United'da GEMİ SU ALIYOR!

4 Ocak 2012 Çarşamba

HOŞGEL(ME)DİN!

Ayrılıklar düzgün olmalı, güzel kalmalı.

Geri dönüşler çok kolay olmaz bazen de güzel olmaz.

Thierry Henry bir efsane Arsenal taraftarı için!

Efsaneler efsane gibi kalmalı ikinci kez zorlamanın anlamı var mı?

Ununu eleyip ipe asmış bir futbolcu her ne kadar bunu haketse de ve bu isim Henry de olsa bazen bazı şeyleri tadında bırakmakta fayda var.

Arsenal'in her zaman geleceğe yatırım yapan dinamik ve genç görüntüsündeki bu geri dönüş bana pek bir anlam ifade etmiyor.

Arsenal taraftarı için her zaman ilah kalacak olan Henry iyi ki döndün diyemeceğim; HOŞGEL(ME)DİN!

Daha doğrusu ben daha bu işin faydasına inanmadım.

Hadi bakalım ; umarım mahçup eder beni...

2 Ocak 2012 Pazartesi

MİLLİ GURUR

Biz yılbaşını kutladık eğlendik.

Ama bazıları var ki bizim eğlenmemiz için hem yılbaşı günü hem de ertesi günü baya bir ter döktü.

Premier League'de topçu olmanın dayanılmaz hafifliği olarak 31 Aralık ve 1 Ocak'da sahaya çıkan tüm sporcuları ve hangover yaşamayıp stadları dolduran taraftarları ne kadar kutlasam azdır!

Chelsea ve Manchester United'ın döküldüğü haftasonunda eline geçen fırsatı kullanamayan bir takım daha vardı; Manchester City!

Sunderland 90+3'de ofsayttan attığı golle City'nin rüyalarını kabusa çevirdi...

Benim için golün ofsayt olmasından daha önemli bir olay var o da golü atan kişinin Jı Dong Won olması.

Güney Kore'li ve 1991 doğumlu bu Asya yeteneğinin attığı gol sadece Sunderland için değil aynı zamanda ülkesi için de büyük anlam ifade ediyor...

Ji golü atıyor ve Kore televizyonu spikerleri kendinden geçiyor, adamların zaten milliyetçilikleri de bir başka!

Gerçek bir MİLLİ GURUR anı!

Özellikle 45 ve 55. saniyeler arasında nasıl bir moda girdilerse bir an için insan epey bir endişeleniyor, maçı anlatan ve yorumlayan arkadaşın harakiri yapacağını düşünüyor. :)