Bu aralar futbol dünyası o kadar ateşli ki gözümüzü başka taraflara pek çeviremiyoruz.
Şöyle bir dönem düşünün; Dünya Kupası Elemelerinde en heyecanlı maçların oynandığı, liglerde derbilerin arka arkaya geldiği, Şampiyonlar Ligi’nde kırılma noktalarının yaşandığı, bunlar da yetmezmiş gibi playstation dünyamızın muhteşem ikilisi Fifa 2010 ve Pes 2010’un arka arkaya piyasaya çıktığı ve FM 2010’un bilgisayarlarımızı işgal etmeye hazırlandığı bir dönem.
Önümüz, arkamız, sağımız, solumuz her yanımız futbol.
Nefes almaktan, yemek yemekten, gezmekten tozmaktan hatta içmekten daha önemli futbol.
Bu ara hayatta herşey üçüncü ya da dördüncü planda, ilk iki sıra her zaman futbolda...
Noolurdu Pes oynasalardı da gol atınca hareket yapsaydık? Nolurdu FM oynasalardı da oyuncularına transfer teklifi yapıp mutsuz kılsaydık? Nolurdu gecenin köründe Arjantin maçı izleselerdi de biraları tokuştursaydık?
Bir kadın için hayatta bundan daha zor bir dönem olabilir mi?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
"Nolurdu gecenin köründe Arjantin maçı izleselerdi de biraları tokuştursaydık?"
YanıtlaSileminim sevdiği erkek için gecenin köründe maç izleyip bira tokuşturacak çok kadın vardır... karşılığını aldıkları sürece tabi...
tabi, bu "karşılık" içinde kadınların "ne olurdu anlamsızca alınmayacak kıyafetleri saatlerce deneselerdi de ayakkabılardan bahsetseydik" düşüncelerinin yanı sıra, maç sonralarında erkeklerden, galibiyet gibi maduriyeti de göğüsleyip sırtını dönüp yatmama ve hayata devam edebilme beklentisi de mevcuttur..