12 Ocak 2011 Çarşamba

SAMİ YEN'E BURUK VEDA!

Baştan söylemem gerek, dün akşamki veda aslında sadece Galatasaray'ın değil aynı zamanda Türk futbolunun vedasıydı Ali Sami Yen'e...

Her vedada olduğu gibi zorluydu, zorunluydu!

Nice zaferlere, nice olaylara yani kısaca tarihe tanıklık etmişti Ali Sami Yen...

Dün akşamki veda zaten bir 'veda' anı olması itibariyle içimi burkarken, veda ediliş şekli de bu burukluğumu kat be kat artırdı!

Neden mi?

Bir tarihe veda edilirken müthiş bir coşku ve müthiş bir atmosfer olmalı. Dün akşam Galatasaray taraftarı hazırladıkları pankartlar, giydikleri formalar ve yaptıkları tezahüratlarla zaten bu coşkuyu belki de en çok hisseden ve yaşatanlardı.

Maç öncesi yapılan görsel hazırlık da son derece başarılı ve etkileyiciydi.

Ama ortada bana kalırsa bu güzellikleri gölgeyen bazı ince ama önemli detaylar vardı!

Dün akşam Galatasaray'ın tarihine tanıklık eden ve tarihini yazan futbolcular gösteri maçına çıktılar.

Kadrolara şöyle bir bakınca gördüklerim değil göremediğim isimler kafamda soru işaretleri bıraktı.

Örneğin 4 yıl üst üste şampiyon olan, Uefa Kupası ve Süper Kupa'yı alan takımın 11'ini gayet net hatırlarsınız. İşte o takımın kaptanı Bülent Korkmaz neredeydi? Peki ya Hasan Şaş neredeydi? Okan Buruk, Suat Kaya neredeydi? Sarı bıyıklarıyla nam salmış sağ bek İsmail neredeydi? Simoviç neredeydi? Otakımın formasını giymiş ve teknik direktörlüğüyle imparator olmuş Fatih Terim'in sahaya inmesi, Neuchatel zaferini yaşatan Mustafa Denizli'nin de ona eşlik etmesi gerekmez miydi? Tribünde oturtmak ne işe yaradı Denizli ile Fatih Terim'i?

Oturma konusundan bahsetmişken böylesine tarihi bir gecede Başkan Adnan Polat'ın hemen arka sırasında ne iş yaptığı belli olmayan tiplerle, sanatçı bozuntusu Nihat Doğan mı oturmalıydı?

Peki ne oldu da maçın ortalarında federasyon başkanı Mahmut Özgener kalkıp gitmek istedi de Adnan Polat onu kollarından tutarak gitmesini engelledi?

Ve maç sonu Ali Kırca şiirini kırmızı bir dosyadan okumak zorunda mıydı? Böylesine önemli bir gecenin sonunda okunacak tarihi şiir GS armalı bir kürsüden okunsa daha derli toplu olmaz mıydı?

Son ve aynı zamanda içimi en burkan durum; Ali Kırca şiiri okurken tribünler gözyaşı dökerken, Tugay Kerimoğlu gibi bir efsane gözyaşı dökerken Galatasaray'ın diğer futbolcularının içinde bulunduğu andı!

Böylesine bir veda anında olayı hissedemeyen ve aslında Galatasaray'da ne işi olduklarını anlamadığım Ayhan'ından Insua'sına, Culio'sundan Pino'suna bir çok futbolcu boş gözlerle baktılar etrafa!

Çünkü hissedemediler, çünkü orada değillerdi, çünkü oraya ait değillerdi!

İşte benim içimdeki burukluğun sebebidir bu, işte bu yüzdendir ALİ SAMİ YEN'E BURUK VEDA!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder