1 Nisan 2010 Perşembe

'ARSENE'AL

Dün akşam Arsenal'le Barcelona arasında oynana maç belki de Şampiyonlar Ligi'nin en değerli maçlarından bir tanesi oldu.

Bu sezon turnuvada en fazla topla oynayan takım olarak göze çarpan Arsenal'in ilk yarıda Barcelona karşısındaki ezikliğini ve böyle bir istatistiğe sahip olan takımın sadece %29'luk topa sahip olma oranıyla oynamasını unutmamak gerekir.


Evet Arsenal ilk başlarda çok iyi değildi, evet Barcelona aslında maçı çok önceden koparmalıydı, evet Ibo attığından çok daha kolaylarını kaçırdı ama gerçek olan maçın berabere bitmesiydi.


Bütün bunlara Arshavin ve Gallas'ın sakatlanıp oyundan çıkmasını da eklersek bu beraberliğin Arsenal için ne kadar büyük bir başarı olduğunu daha net görmüş oluruz.


Hele hele bugün bütün İngiliz gazeteleri tarafından kahraman ilan edilen, kırık ayakla penaltı atıp maçı tamamlayan Fabregas'da ayrı bir konu.


Ama ortada göz ardı edilmemesi gereken bir kişi var.

Ne Cesc, ne Almunia, ne de oyuna sonradan giren Walcott; maçı döndüren kişi Arsene Wenger'di.


Aslında tarzını beğenmediğim, Arsenal'i hakettiği yerlere getirmediğini düşündüğüm, takımı şerefli ikinciliklere, üçüncülüklere alıştırdığını savunduğum Arsene dün bir Şampiyonlar Ligi gecesine damgasını vurdu.

Barcelona karşısında ezilen takımı ayağa kaldırışı, mecburi değişikliklerdeki doğru hamleleri, Messi'yi durduruşu, hakemin kararlarına vermiş olduğu İtalyan vari tepkiler ve Walcott'u oyuna sokarak vurduğu öldürücü hamle takdire değerdi.

Dün akşam bir kez daha ortaya çıktı; takım aslında Arsenal değil, 'ARSENE'AL...

Nitekim daha kırk fırın ekmek yemeleri gerekiyor; Camp Nou'da 3 olur 4 olur!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder