11 Eylül 2012 Salı

SINIR HAREKATI

Gönül isterdiki Cuma akşamı oynanan Hollanda maçı için yanılalım ve galip gelelim.

Kariyerindeki en büyük başarısı İBB ile büyük takımlara karşı başarılı kontra atak futbolu oynatmak olan Abdullah Avcı, varolan tek yeteneğini de sahaya yansıtamayınca sonuç kaçınılmaz oldu.

Halbuki aklın yolu birdir ve futbolun değişmeyen kuralları vardır, tıpkı Cuma günü yazdığım kadro gibi...

Peki ya önümüz aydınlık mı?

Sorunun cevabını vermek çok zor. Bu akşamki maç aslında milli takım için ya tamam ya da devam maçı olacak.

Neden mi?

İlk maçında bizi mağlup eden Hollanda Macaristan deplasmanından galibiyetle döner, ilk maçında deplasmanda galip gelen Romanya, Andorra'yı gole boğar, ve iş bizimkilere kalır.

İlk iki maçta 6 puan yapan iki rakip ve bu sıralarda bizim kaybedeceğimiz 2 ya da 3 puan, henüz ikinci maçta 2014'ün o güzelim Brezilya yolunun kapanması anlamına gelir.

Kusura bakmasınlar bu yolun sonunda ışık pek gözükmüyor beyler!

Yıllardır devam eden, favoriyle ilk maç oynayalım, son maçta nasılsa onlar garantilemiş halde gelirler rahatça yenelim psikolojisinin ne kadar aptalca olduğunu yıllarca gördük!

Son elemelerde Almanların bizi nasıl 3'lediğini unutmayın!

Aynı durum bu elemeler için de geçerli; ilk maçı favoriyle oynayıp yolun başında işi riske atıyorsunuz.

Peki ya Romanya? 

İlk maç deplasmanda zayıf Estonya, sonra içerde Andorra, alınan 6 puan, kazanılan özgüven ve karşınızda bundan sonra stresli, eli ayağı titreyen, beraberlikle dahi ayrılsanız avantajlı olacağınız rakipler!!!

İşin gerçeği şu; bu akşamki maç Milli Takım için psikolojik bir sınırdır!!!

Bakalım gerçek hayatta olduğu gibi futbolda da SINIR HAREKATInda başarısız mı olacağız... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder