Dün akşam bir başka drama gerçekleşti!
Gana'yı belki de tarihin en acı verici galibiyetiyle eleyen Uruguay, hiç de hak etmediği bir şekilde döndü finalin kapısından.
Kısaca yazık oldu.
Etrafımda çok eş dost var Hollanda'yı tutan, sempati duyan. Adamlar gerçekten de sempati duyulmayacak gibi değil ama sadece tribünde!
Zaten turnuvaya renk veren iki ülke vardı taraftar olarak, Brezilya ve Hollanda. Ve dün akşamki taraftarın muhteşem görüntülerini bu sayfalarda bulacaksınız.
Sahaya baktığımda ise Van Basten'in Hollanda'sından daha sıkıcı bir top oynayan, forveti olmamasına rağmen bireysel yeteneklerle gol bulan bir takım var karşımızda.
Bu Hollanda'yı kimse savunmasın bana, kimse finali hak ettiler de demesin.
İlk golün ortada pozisyon yokken inanılmaz bir şekilde doksanla buluşmasını, ikinci goldeki ofsaytın verilmemesini, Van Bommel'in yere düştükten sonra tekme atıp sarı kart bile görmemesini anlatın esas...
Ve o kadar istedimki 90+2'de maç 3-2 olduğunda Uruguay'ın bir gol daha atmasını ve portakalların suyunu çıkarmalarını!!!
Şans melekleri bazen yanınızda olmalı.
Turnuva başından beri meleklerin en çok tercih ettiği renk oldu turuncu!
Hatırlayın ilk maçlarında topun direkten sekip nasıl Kuyt'ın önüne düşüp gol olduğunu, hatırlayın aynı olayın Huntelaar'ın başına Kamerun maçında geldiğini, hatırlayın Slovakya'nın kaçırdığı inanılmaz pozisyonları, hatırlayın Brezilya maçında Melo'nun kendi kalesine gol atıp yaptığı saçmalıkları ve hatırlayın bir de dün akşamı.
İstiyorumki finalde İspanyol kardeşlerimiz buraya kadar gelmiş olmasına rağmen benim için belki de tarihin en çürük portakallarından olan bu takımı darmadağın eder.
O yüzden sakın ola bu aralar BANA PORTAKAL DEMEYİN!
7 Temmuz 2010 Çarşamba
BANA PORTAKAL DEMEYİN!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder