Yıllarca sırf kırmızı lacivert diye hep bir sempati duyduğum Bologna'yı ve efsane Marco Di Vaio'yu çamaşır suyunda solmuş gibi duran bir formayla görünce üzüntülere boğuluyorum.
Hepsinin üstüne yıllarımı verdiğim Juventus'u ve hastası olduğum Del Piero'yu pespembe bir formada görünce gözyaşlarımı tutamıyorum!
Ey taraftar deplasman forması diye sana atılan kazıklara daha ne kadar dayanacaksın?
Ailton da artık televizyon dünyasının bozdurup harcayacağı isimler arasında!
Almanya'nın en çok izlenen ve en ünlü kanalı Rtl'de yayınlanan ve bizim de formatını gayet iyi bildiğimiz Survivor kafasındaki yarışmasının bir kaç ünlü isminden biri de bizim şişko A(Y)ILTON! Yılların seks idolü Brigitte Nielsen ve yılların golcüsünü bir arada görünce bu yarışmalarda neden hep bir noktada kaybetmiş isimler olur diye de düşünmüyor değilim!
Bizde de Pascal ve İlhan'ın bu tarz işlerin olduğunu da düşününce ilerde bambaşka bomba isimler de karşımıza çıkarsa şaşırmayın!
Şimdi Real Madrid'li arkadaşlar hemen itiraz edecekler biliyorum hayır fark 7 diye!
Barcelona komşusu olan Villareal'e puan kaybedince Madrid ahalisi şampiyonluk şarkıları söylemeye başladı.
Aslında bazılarının anlamadığı sorun da burda.
Real uzunca bir süredir Barca'ya karşı galip gelememenin ezikliğini yaşıyor.
Son kupa rövanşında buldukları 3-5 pozisyondan sonra bile ümitlenmeye başlayan menekşe taraftarı acaba yanlışlıkla bir galibiyet görürse Barcelona'ya karşı neler yapacak çok merak ediyorum.
Sezonun ikinci yarısında Camp Nou'da oynanacak maçta da Barcelona'nın üstünlüğü olacağından hiç şüphem yok o yüzden PUAN FARKI 4!
Hele hele önümüzde daha 18 hafta olduğunu unutanlar varken!
Real'in özellikle sezon boyunca en büyük sıkıntısı kendi evindeki maçları rahat kazanmasına rağmen hemen hemen her maçta gol yemesi.
Çekirgenin kaç defa sıçrayacağı hiç belli olmaz.
Geride kalan 20 haftaya baktığımızda özellikle deplasman maçlarında Real'in yanındaki şansı da hatırlatmak isterim, özellikle de 3-2'lik Valencia ve 2-1'lik Mallorca deplasmanlarını.
Barcelona ise geçen sezonun gerisinde gibi gözükse de başının bir türlü beladan kurtulmadığını söyleyebiliriz.
David Villa, Afellay, Alexis Sanchez, İniesta başta olmak üzere takım halinde düzgün bir rotasyonda sakatlık yaşıyor oyuncular.
Villareal maçı sadece bir kazaydı ama bu kazalar bugün bana yarın sana!
Bu şans bir yerde döner, Barca şampiyon olur, tarihe notunuzu düşün!
Bir garip, bir enteresan hikaye Paul Scholes'un hikayesi.
Hali hazırda 'Looking For Eric' ve 'United' gibi iki filmle de hayatımızı renklendiren Manchester United için belki de yeni bir filmin tek kişilik senaryosu Paul Scholes!
5 Ağustos'da yukarıda gördüğünüz gibi Cosmos karşısında son kez kırmızı formayı giymiş ve oyundan çıktığında ise Sir'ün elini böyle sıkmıştı.
Aradan altı ay geçti ...
Yeni yıl, yeni umutlar, yeni başlangıçlar derken bir Pazar sabahı baktık ki Paul Scholes oyuna giriyor!
Futbolu sadece resmi olarak bırakıp gönül ve vücut bağını koparmamış, koparamamış belli ki.
Alex Ferguson'un ilk oyuncu değişiklik hakkını ondan yana kullanması da kendisine duyduğu o güven değil mi?
Anlaşılan o ki Sir onu ısıtıp hemen kullanmak istiyor.
Old Trafford'daki ilk maçta 11'de başlatılıp tüm şeytanlara alkışlatılırsa kimse şaşırmasın.
Madem Scholes geri döndü ben de dönebilir miyim acaba diyenlerle doluydu dünkü maç!
Keane, Beckham ve hatta Manchester City kulübesinde Mancini'nin yanında oturan David Platt!!!
Ama bazıları var ki bizim eğlenmemiz için hem yılbaşı günü hem de ertesi günü baya bir ter döktü.
Premier League'de topçu olmanın dayanılmaz hafifliği olarak 31 Aralık ve 1 Ocak'da sahaya çıkan tüm sporcuları ve hangover yaşamayıp stadları dolduran taraftarları ne kadar kutlasam azdır!
Chelsea ve Manchester United'ın döküldüğü haftasonunda eline geçen fırsatı kullanamayan bir takım daha vardı; Manchester City!
Sunderland 90+3'de ofsayttan attığı golle City'nin rüyalarını kabusa çevirdi...
Benim için golün ofsayt olmasından daha önemli bir olay var o da golü atan kişinin Jı Dong Won olması.
Güney Kore'li ve 1991 doğumlu bu Asya yeteneğinin attığı gol sadece Sunderland için değil aynı zamanda ülkesi için de büyük anlam ifade ediyor...
Ji golü atıyor ve Kore televizyonu spikerleri kendinden geçiyor, adamların zaten milliyetçilikleri de bir başka!
Gerçek bir MİLLİ GURUR anı!
Özellikle 45 ve 55. saniyeler arasında nasıl bir moda girdilerse bir an için insan epey bir endişeleniyor, maçı anlatan ve yorumlayan arkadaşın harakiri yapacağını düşünüyor. :)