31 Mart 2010 Çarşamba

KÜRKÇÜ DÜKKANI

Geçtiğimiz haftalarda Manchester - Milan maçı için David Beckham'ın evine dönüşüyle ilgili yazmıştım.

Pek sempatiyle ve misafirperverlikle karşılanmıştı kendisi Old Trafford'da.

Bu akşam aynı durum Thierry Henry için geçerli olacak.

Zaten bu sene inanılmaz özellikli kura çekimleri olmuştu, her eşleşmede bir anlam vardı ve bir başka anlamda Henry'nin Arsenal karşısına çıkışında gerçekleşecek.

Çok değil daha 3-4 yıl önce final maçı için Arsenal formasıyla Barcelona'ya karşı savaşan 'tilki' bu sefer kürkçü dükkanında kendine ekmek arayacak!

Biraz duygusal, biraz anlamlı ama ne kadar profesyonel ?

İşte benim sıkıldığım nokta burası; ne kadar profesyonel?

Bunu söylememin sebebi, eski takımına karşı oynarken olası bir gol atma ihtimali sonrasında 'sevinmeme' reaksiyonu.

Hatırlarsınız Beckham da benzer bir açıklama yapmıştı. Gerçi Henry'den böyle bir söz gelmedi ama Arsenal'e gol atması durumunda herhangi bir sevinç gösterisi yapmayacağını ya da kendisine 'gooool' diye koşan takım arkadaşlarını bir şekilde durduracağını tahmin etmek zor olmasa gerek!

Canlı olarak şahit olmuştum, İlhan Mansız'ın Ankaragücü formasıyla Beşiktaşa gol atıp sevinmemesine, Podolski'nin Almanya formasıyla Polonya'ya gol atıp sevinmemesine ve de Hakan Yakın'ın İsviçre formasıyla bize gol atıp sevinmemesine...

Formayı giyerken, parayı alırken, takımı bırakıp giderken profesyonellikte herhangi bir sıkıntı yok ama eski takımına atınca var öyle mi?

Kabul etmiyorum!

Benim takımımın her futbolcusu, kime olursa olsun gol attığında sevinmeli!

KÜRKÇÜ DÜKKANIn da bile!!!

90 +

Olanlar oldu!

Efsane 99 finalinin son saniyesinin üstüne 2010'da Bayern'in cevabı ağır oldu.

Artık son saniyelerdi ve Gomez karşı karşıya kaldığı pozisyonda Van Der Sar'ı geçememişti.

Maç bitti demiştik ama bir şeyi unutmuştuk, hakem daha son düdüğü çalmamıştı.

Ceza sahasın Dünya'nın en iyi sol beklerinden olarak gösterilen Evra uyuyakalınca, kazanın da olması gecikmedi.

Sinsi Olic hem topu kaptı, hem Van Der Sar'a müthiş bir feyk atıp yere yatırdı, hem de üstüne üstlük topu ağlara yuvarladı.99'da 90 artıda yedikleri golle yere yığılan Almanlar, 2010'da 90 artıda havalara uçtular.

Bu arada Rooney'in aşağıdaki şekilde stattan ayrılması felaket habercisi değil mi?

**Maçın özetini de aşağıda bulabilirsiniz.


Bayern Munich vs Manchester United (2-1)
Yükleyen tooons1. - Basketbol, beyzbol, güreÅ� ve diÄ�er spor videoları.

30 Mart 2010 Salı

FLASH FORWARD

26 Mayıs 1999 günü futbol tarihinin unutulmayacak anlarından birine sahne olmuştu.

Almanlar evlerine kupayla gitme hayallerini yaşarken ve bu hayalin gerçekleşmesine sadece 1 dakika kalmışken, her şey birden bire kabusa dönmüştü.


O maçın üzerinden tam 11 yıl geçti.


Manchester United hala o günü, büyük bir gururla ve mutlulukla anarken, Bayern Münih taraftarlarıysa 89. dakikayı yaşamaya devam ediyorlar.


Bugün durum farklı, şartlar farklı.


Şampiyonlar Ligi'nin Barcelona'yla birlikte en büyük favorisi Manchester, belki de sezonun en zor deplasmanına çıkacak bu akşam!


E durum böyle olunca, 11 yıl sonra rövanş fırsatı gelince hiç kuşkusuz her Bayern ferdi bu maça ayrı bir bilenecek!
Bu noktada şunu da belirtmek lazım, bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde United'ı yenebilen tek takım var; Beşiktaş!

Sonuç ne olur bilinmez ama 11 yıl önceki finalin izleri bir ömür boyunca silinmez.

Son saniyede kaleci Schemeichel'ın köşe vuruşunda kafaya çıkışı, o topun dönüp gol olması. Hemen bir dakika sonra gelen ikinci Manchester golü.


Hiç unutmuyorum Almanların koltuklarına yığılışlarını, ağlayışlarını. Bugün 30 Mart 2010 ve biliyordum bir gün rövanş zamanının geleceğini, FLASH FORWARD'ı yaşayacağımı ...

**Hatıra tazelemek isteyenlere

Manchester United FC vs FC Bayern Munchen
Yükleyen pars40. - En yeni ve en heyecanlı spor videolarını keÅ�fedin.

YOK MU ABARTAN ?

Futbolun meyvesi gol, ama golün meyvesi de gol sevinci!

Bazen hepimiz inanılmaz gollere şapka çıkarırken, bazen de normal bir golün gol sevinci damga vurur maça.


Bugüne kadar kimler kimler ne sevinçler yaşamadıki?

Bir çok golcu var ki attığı gollerden çok yaşadığı sevinçle gelir hala gözümün önüne; tabi kimiler güzel, kimileri çıldırtan sevinçlerle.


Sizin aklınıza kim gelir bilmem ama; şöyle bir düşündüm bu sabah golcüleri.

Mesela Alan Shearer; İngiltere futbol tarihinin en önemli golcüsüyken, her gol sonrası sağ elini havaya kaldırıp standart ve sakin gol sevinci yaşardı, pek severdim kendisini.

Mesela benzer bir sevinç Tomas Brolin'de vardı; İsveç'in meşhur golcüsü kendi ekseninde bir tur atar sağ elini kaldırıp seyirciye koşardı.


Mesela gıcık olduklarım da var, Filippo İnzaghi gibi! Maçta oynadığı takım 5-0 önde olsa bile altıncı golü attığı için kendini kaybedi çılgınca korner köşesine koşar, kendini kaybeder.


Mesela Alessandro Del Piero; attımı çıkarır dilini:)


Mesela Obafemi Martins, golünü atar, taklayı basar!
Sadece golcülerin değil aynı zamanda takımların da gol sevinci fena olur.

Mesela Bursa'nın timsahı gibi!


Mesela Brezilya'nın Dünya Kupası armağanı olan beşik sallama gibi.


Mesela Kamerun'luların köşe direğinin orda dans etmesi gibi.


İşte goller hem oyuncularla hem de takımlarla özdeşleşirken, bazen arada anlamsız olanlar, çürük yumurtalar, abartıp da abartanlar olabiliyor.


Haftasonunda Almanya'da oynanan maçta, geçen sezonun flaş takımı Hoffenheim ve düşme potasındaki Freiburg karşılaştılar.
Her şey iyi hoş güzeldi de, 1-1 biten maçta Freiburg'un tek golünden sonra enteresan bir sevinç yaşandı.

Freiburg'lu futbolcular golden sonra, köşe direğine yakın bir noktada toplanıp şortlarını yukarı doğru çektiler! Hemde 4-5'i birden aynı hareketi yaptı.

Oturdum araştırdım, bir sonuca ulaşamadım ama kendimi koydum seyircinin yerine rakip futbolcular önümde böyle bir hareket yapsa napardım diye!!!

Çok düşündüm, anlamaya çalıştım ama işin içinde çıkamadım.


Siz anlarsanız, lütfen bana da açıklayın, ha bir de aklınıza gelen unutulmaz klasik sevinçler varsa mutlaka paylaşın...

29 Mart 2010 Pazartesi

ARAPSAÇI

Bu ara herkes konuşuyor; fena bir lig oluyor diye!

Şu anda 4 takım birden şampiyonluk yarışını sürdürürken, aslında durumun bütün Avrupa'da karıştığını birinin söylemesi lazım.


Sadece bizde değil, Almanya'dan İtalya'ya, İngiltere'den Fransa'ya bir çok takım ipin üstünde yürüyor.
Madem haftabaşı ligleri şöyle bir incelemekte fayda var...
Öncelikle en çekişmeli sezonunu yaşayan Fransa; tam 6 takım birden şampiyon olabilir.


Lider Bordeaux 56, ikinci Montpellier 56, üçüncü Auxerre 55, dördüncü Lille 54, beşinci Lyon 54, altıncı Marsilya 53 puanda!
İşte ben buna kapışma derim! Bu arada Marseille, Bordeaux'ya büyük bir ders verip kupayı evine güle oynaya götürdü.
İngiltere de durum biraz daha az katılımlı olsa da, orda da vaziyet kanlı bıçaklı! Mnchester dörtlüyor, Chelsea yediliyor!!!

Lider Manchester United 72, ikinci Chelsea 71, üçüncü Arsenal 68...

Almanya'da her hafta farklı bir lider var, önceki hafta Leverkusen, geçen hafta Bayern, bu haftaysa Schalke liderdi!


Lider Schalke 58, ikinci Bayern 56, üçüncü Leverkusen 53...

İtalya'da Mourinho'nun işleri pek iyi gitmiyor, Roma'yı yakmaya giderken kendileri yaktılar! Milan ise ayağına gelen onca fırsattan bir yenisini daha bu hafta kendi evinde beraber kalarak elinin tersiyle itti!

Lider Inter 63, ikinci Roma 62, üçüncü Milan 60... Bu arada dördüncü olup Şampiyonlar Ligi'ne katılabilmek için tam 7 takım birden savaş veriyor!

Bütün bunların içerisinde sanırım en az takımın şampiyonluk savaşı verdiği İspanya'da, sadece Barcelona ve Real Madrid'in yarattığı hararet hepsine bedel gibi duruyor.

Ve galiba şampiyonluğu Real madrid- Barcelona maçı belirleyecek!


Ne olursa olsun her ligde durum pek bir acayip, çık çıkabilirsen işin içinden, yağmur yağıp seller akarken camdan bakan ARAPSAÇI...

DÜNYA DERBİSİYMİŞ !

Yapılan onca hazırlık, gerilen sinirler, verilen gazlar...

Hepsi dün akşamki maç için miydi?


Bir tarafta 2010 yılında oynadığı hiç bir maçta zevk vermeyen hatta tam tersine futboldan soğutan, sezonun en sıkıcı maçlarına imza atan Fenerbahçe, diğer tarafta o kadar imrenilen transfer ve hayal kırıklığıyla Galatasaray...


Şansa bala biri attı ve yattı...


Geçen seneyi düşünüyorum bir de! Yine zevksiz futbol, golsüz bir maç ve kavga eden futbolcular!
Dün akşamdan sonra kimse çıkıpta bu bir derbidir, bu
Dünya'daki sayılı maçtan biridir zırvalarıyla karşıma çıkmasın.

Onca maç sayarımki gerçek derbidir, onca maç sayarımki bir derbiden beklediğin herşeyi verir, onca derbi sayarımki daha takımlar sahaya çıktığında zevkten her yerin titrer!!!


Dün akşam işte bu derbidir diyenlere tokat gibi bir cevap İspanya'dan geldi. E ne de olsa yukarıdakinin sopası yok!


Bizimkiler mahalle maçını bitirdikten tam bir saat sonra, Madrid'in iki efsanesi karşı karşıya geldi. Ntvspor sağolsun böyle bir derbiyi es geçmeyerek içimizi sıkan bir maçtan sonra yüreklerimize su serpti.


Real yine Atletico'yu geçmeyi başardı.


Sonuç belki bir klasik olabilir ama maçın her anının heyecan dolu olması, Real'in ecel terleri dökmesi, seyircinin çıldırışı bir futbolseveri ancak bu kadar mutlu edebilirdi.


Galatasaray - Fenerbahçe maçına Dünya derbisi diyenlere, alın size görüntülü nasihat !


Real Madrid 3-2 Atletico Madrid
Yükleyen tooons1. - Daha fazla spor videosu.

25 Mart 2010 Perşembe

GEMİSİNİ BATIRAN KAPTAN

Futboldaki en önemli oyuncu kimdir sizce?

Golcüler mi? Kaleciler mi? Defans oyuncuları mı? Araya top atanlar mı? Yaratıcı olanlar mı? Yoksa kanatlardan binderme yapanlar mı?

Evet hepsinin ayrı bir özelliği, güzelliği var, iyi bir takım için hepsi şart ama şöyle bir düşünün bu kadar unsurun bir araya geldiği bir takımın kaptanında iş yoksa, ne olur diğer oyuncuların hali?

Takımınızın performansının, yeteneklerinin iyi olmadığı, durumunuzun kritik, hatta çok kötü olduğu durumlarda bile bir kaptan çıkar, görevini yapar, herkesi toparlar, ayağa kaldırır.

Zaten o oyuncu da o yüzden kaptandır!

Herkes kaptan olamaz, ya da herkes kaptan yapılmaz.

Eğer hala anlatamadıysam; kaptan demek; Totti demektir, Alessandro Del Piero demektir, Javier Zanetti demektir, Gerard demektir, Raul demektir, Puyol demektir, Giggs demektir!

Kaptan demek gemisini batmaktan kurtaran demektir.

Dün akşam oynanan bir maç ise yukarıda söylediğim herşeyi bir anda çöpe attı.

İngiltere Premier Ligi'nde Portsmouth'un durumu malum. Gelen vuruyor giden vuruyor, puanlar siliniyor, göz göre göre bir takım batıyor.

Düşenin dostu olmayanlardan biri de Chelsea'ydi dün akşam. Ve takım böyle zorlu bir zamanda sahneye çıkması beklenen isim de tabii ki Portsmouth kaptanıydı; öyle de oldu!!!

Porstmouth'un herşeyi, kaptanı James dün Chelsea maçındaki kurtaramayışlarına, bir de büyük saçmalamalar ekleyince, Chelsea deplasmanda 5'i çaktı ve evine döndü.

James kendini bugün nasıl hissediyordur bilemiyorum ama eminimki bir gemi nasıl batırılırı bütün Dünya'ya gösterdiği için son derece huzurludur!!!


**0-1

Portsmouth 0 - 1 Chelsea
Yükleyen nongcream7. - DiÄ�er spor ve ekstrem spor videolarına göz at.
**0-2

Portsmouth 0 - 2 Chelsea
Yükleyen nongcream7. - Basketbol, beyzbol, güreÅ� ve diÄ�er spor videoları.
**0-3

Portsmouth 0 - 3 Chelsea
Yükleyen nongcream7. - En yeni ve en heyecanlı spor videolarını keÅ�fedin.
**0-4

Portsmouth 0 - 4 Chelsea
Yükleyen nongcream7. - Basketbol, beyzbol, güreÅ� ve diÄ�er spor videoları.
**0-5

Portsmouth 0 - 5 Chelsea
Yükleyen nongcream7. - DiÄ�er spor ve ekstrem spor videolarına göz at.

24 Mart 2010 Çarşamba

UMBRO YAPMIŞ :)

Bir süredir yaptıkları yeni İngiltere formasıyla büyük takdirimi kazanan Umbro, blogunda çok hoşuma giden bir işe imza atmış.

İlham kaynaklarıda Crystal Palace hisselerini almayı düşünen P.Diddy olmuş.

Rapping Footballers beni benden aldı, özellikle de WARREN G SUNG PARK :)

SAĞLAM KAFA SAĞLAM VÜCUTTA BULUNMAZ

Bazen gençleri anlayamıyorum.

Hayır hayır yaşlandığımdan falan değil.


Yeni nesilde 'arızalı' oranı gerçekten fazla. Sokakta yürüken, gece dışardayken, ya da televizyon başındayken bile denk gelebilirsiniz.


Futbolda da bu böyle. Beşiktaş'ın önümüzdeki yıllardaki en önemli ismi olacağı söylenen Batuhan Karadeniz'den nasıl yaka silktiğini hepimiz biliyoruz.


Evet yeterli şans gelmemiş olabilir ama ya Eskişehir'deyken ve yeterli şans gelirken yaptığı anlamsız davranışlara ne demeli?


Uzun sürer mi bilmem ama Batuhan'ın daha ne kadar Türk futbolunu meşgul edeceği önemli bir soru işaretiyken başka bir Akdeniz ülkesi daha hemen hemen benzer bir durumla karşı karşıya!


İtalya'nın gelecekteki önemli yıldızlarından biri olarak gösterilen ve daha henüz bu bıyıkları çıkmamışken Inter'de forma giymeye başlayan 'super' Mario Balotelli, şu ara yine manşetlerde.


Beyimiz uzun zamandır zaten Milan'a methiyeler düzüyordu. Ama bu son yaptığı hareketle efsane olma yolunda hızla ilerliyor.


Neden mi?
Galatasaray forması giyen bir futbolcu, Fenerbahçe formasıyla poz verince neler olacaksa, Inter'li bir futbolcu Milan formasıyla poz verince de aynısı olacak.

Özellikle başta başkan Moratti olmak üzere İnter'li taraftarlar tarafından büyük tepki çekmeye başladı Balotelli.
İster başında Mourinho olsun, ister Etoo abilik yapmaya çalışsın olmuyor da olmuyor. Genetik bozuldu, sağlam vucütta illa kafa bulunmuyor.

BALOTELLI PORTE LE MAILLOT DE L'AC MILAN !
Yükleyen Roma-eterna. - En yeni ve en heyecanlı spor videolarını keÅ�fedin.

23 Mart 2010 Salı

HAYAT SANA GÜZEL CRİSTİANO

Onca sponsor, moda çekimi, reklam ve kulüpten kazanılanlar...

Sürekli bir aksiyon hali!


Bu fotoda anlatmaya çalıştığı, gözüm toptan başka bir şey görmüyor olabilir mi?

Yeme bizi Cristiano, yediğin önünde yemediğin arkanda!!!

AVŞAR VİRÜSÜ

Türk magazin basınını ve dolayısıyla da gündemimizi en çok meşgul eden hanımefendi kimdir diye sorsalar, bir çok kişi eminim Hülya Avşar cevabını verecektir.

Hülya Avşar'ı anlatmaya gerek yok sanırım, son 25 yılına damga vurdu bu ülkenin.

O kadar sinema filmi, televizyon programı, sansasyonel olay, evlilik ve aşklar.

Bu kadar olayın içerisinde bir tanesi var ki bu durumdan pek haz etmiyorum.

Yaşı müsade edip Tanju'yu canlı izleyenler jenerasyonundanım. Çok yetenekli, golü koklayan herşeyden önemlisi 'golcü şansı' olanlardandı. Bütün bunların yanısıra Türk usulu ona nasıl altın ayakkabı kazandırıldığını(boş kaleye attırılan goller) , Metin Oktay'ın tahtını nasıl aldığını iyi bilenlenlerdenim.

İşte o Tanju bu kadar büyük işler yaparken bir yandan da sansasyonel bir ilişkiye imza attı zamanında.

Dönemin güzellik kraliçesi Hülya Avşar'la yakalandı!!!
İşte ne olduysa bu ilişkiden sonra oldu Tanju'nun kariyerinde!

Önce formsuzluk ardından Galatasaray'dan kopması ve tabii ki daha sonra futboldan mecburi kopuş.


Hayat enteresan rastlantılarla dolu olabilir, ama işin içinde biraz da genetik virüs yok mu?


Dün akşam Bursaspor - Denizlispor maçını izlerken gözüm hep Sercan'daydı.

Çünkü son zamanlarda magazin basınında olay aşkıyla gündemde olan bir isim Sercan.

Ve ne tesadüfki transfer döneminin en fazla konuşulacak, en fazla can yakacak isminin yeni aşkı yine bir Avşar; Avşar the Jr.


Farkında mısınız Sercan'ın bu sezon ne kadar sakatlandığının? Farkında mısınız Sercan'ın Bursa şampiyonluğa koşarken gollerinden ne kadar uzak olduğunun? Farkında mısınız Sercan'ın aslında kafasının futboldan ne kadar uzak olduğunun?


Kimileri aşk der, kimileri tesadüf ama bazı şeyler vücuda girdikten sonra onu bünyeden atmak çok zor oluyor.

Önünde daha uzuuuun yıllar olan bir futbolcu acaba o kadar hanımefendinin içinden Helin Avşar'ı mı seçmek zorundaydı? Ya da Helin Avşar ablasının izinden mi gitmek zorundaydı?


Sanki 80'li yıllardaki bir şarkının 2010 coverını dinler, eski bir Türk filminin yeni versiyonunu izler gibiyim.


Türk futbolunun yeni bir Avşar virüsü kaptığı apaçık ortada.


Umarım hasta bünyesinden virüsü çabucak atar ve ayağa kalkar.
Yoksa Türk futbolunun aynı virüsten yirmi yılda bir, bir büyük golcü daha kaybetme lüksü yok!!!

NUR İÇİNDE YAT

22 Mart 2010 Pazartesi

ADAM OLACAK ÇOCUKLAR

Bu ara Dünya'yı sarsan ve muhtemelen de yazla birlikte sayıları daha da artacak olan günün yıldızlarına başka türlü bakmakta fayda var.

Örneğin yukarıdaki sevimli çocuğun haftada bir hat-trick yapacağını, insanların onu başka bir Dünya'nın futbolcusu olarak tanımlayacağını, Maradona'nın tahtını sallayacağını kim bilebilirdi?

El kadar çocuklar başımıza euro milyoneri oldular.

Aslında bu kadar yıldız içerisine bir tane de bizden isim çok yakışırdı ama İbrahim Üzülmez'in çocukluğuna dair pek veri yok ortada :)

* Messi ve küçük kız kardeşi, sevimli aile belli:)* Cristiano kendi kulübüne hareket çekmeden önce...* Alessandro o zamandan alışmış kupalara.* Ah Ronaldinho ah, yazık ettin bu çocuğa!* MeSSut'un Türk olduğu zamanlardan bir anı...* Robben'in en son güldüğü fotoğraf olsa gerek...

PAZAR'IN KARE ASI

Öyle bir Pazar daha geçtiki, futbola tam anlamıyla doydum, bir süre böyle idare edebilirim.

Yoğun geçen Cuma ve Cumartesi'den sonra, hazır enerji fazla yokken, etraf abuk sabuk kalabalıkken, evde futbol keyfi yapmak gibisi var mı?


Pazar maçları o kadar enteresandı ki, hepsinden hatta Trabzonspor - Galatasaray maçından bile keyif aldım!


Neler olmadı ki?Manchester - Liverpool'un bütün umutlarını söndürdü, Milan kendi ipini çekti, Juve'ye Sampdoria'dan da okkalı 'bir' tokat geldi, sonuncu Hertha gitti Wolfsburg'u beşledi, Marseille Lyon'u yenince Fransa'da işler arap saçına döndü ve Messi yine yaptı yapacağını!!!


O kadar çok şey içerisinde bana kalırsa Pazar'ın kare ası;

* Messi Messi Messi, gerçek bir hat-trick hero!
* CaZZano is back! Juve'ye çaktı. Bu çocuk Dünya Kupası'nda olmalı. * Park, Liverpool'un fişini çekti!
* Geçen hafta seyircileri sahaya indi, bu hafta da onlar Wolfsburg'un tepesine!!!


19 Mart 2010 Cuma

ELLER HAVAYA

Önce Şampiyonlar Ligi'nde, dün akşam da Avrupa Ligi'nde çeyrek finalistler belli oldu.

Aslına bakarsanız bu haftaki maçları izledikten sonra Uefa'ya kocaman bir teşekkür mektubu yazmakta fayda var.

Şampiyonlar Ligi'ndeki o üzt düzey ambiyansın ve performansın aynısı olmasa da, önceki yıllarda izlediğimiz Uefa Kupası maçlarından çok farklı maçlar izledik dün akşam.Hem markalama hem de mücadele anlamında!

Fulham'ın düşenin dostu olmaz diyip Juventus'a okkalı bir tokat atmasını mı anlatlmalı, Werder'le Vaelncia'nın dört dörtlük(!) kapışmasını mı yazmalı, Standar Liege'in zafere yürüyüşünü mü ön plana çıkarmalı, Aguero'nun Atletico'yu nasıl çeyrek finale taşıdığını mı anlatmalı...

Anlatacak çok şey var, en iyisi fotoğraflar konuşmalı, çünkü galip gelen takımların zafer sarhoşluğu çok şey anlatıyor!!!

*Standard, Belçika standartlarını alt üst etti!
*Villa varsa, turu koy sepete
*Son dakika Benfica'yı uçurdu
*Atletico'yu tanıyabilene bravo. Lig bir başka, Avrupa bir başka.
*119. Dakika... Rubin'i 'kazan'ın içine atıp, çeyrek finale çıkma zamanı.
*Hamburg, Real'den ders almış, kendi evindeki finale emin adımlarla...
*Fulham, kısaca destan yazdılar!

18 Mart 2010 Perşembe

FENER'DEN BETER

Türk futbolunda pek fazla kimseye nasip olmayan bir özellik var Fenerbahçe'de.

Güzel günlerde başarıların abartılması, kötü günlerde ortalığın fena karışması gibi!

Bu aralar sendeleyen Fenerbahçe'yle ilgili türlü türlü spekülasyonlar yapılırken, bu haftaki Gaziantep ve önümüzdeki haftaki Galatasaray maçlarından alınacak herhangi bir kötü sonuç başkandan, teknik direktöre, futbolcudan, taraftara kadar herkesi yerinden edebilecek kadar tehlikeli bir durum arz ediyor.


Aynı durum Chelsea için de geçerli...
Daha dün, Inter karşısında alınan kötü sonucun, yakında bahar esintisi halindeki 'Roman'(Abramovıch) havasını dağıtabileceğini yazmıştım ki, daha dün bir bugün iki, sene sonunda gidecek olanlarla, gelecek olanların listeleri dökülmeye başladı gazetelere.

Kimler yokki listede, Kalou'dan Carvalho'ya, Joe Cole'dan Obi Mikel'e kadar bir çok isim. Gelmesi istenense başta Torres ve Ribery!!!


Ha unutmadan Roman bu sene transfere 140 milyon pound ayırmış mış!!!


O gelir, bu gider ama dedim ya şampiyonluk giderse, sadece futbolcular için senaryolar yazılmaz!!!

ÇARESİZLİK


Fazla bir şey söylemeye gerek var mı?

Bir tarafta inanılmaz durumlar, diğer tarafta acizlik, çaresizlik!

Alman spikerin ses tonu zaten her şeyi açıklıyor...


Barcelona 4 - 0 Stuttgart all goals & highlights 17.03.2010
Yükleyen black_jack8945. - Basketbol, beyzbol, güreÅ� ve diÄ�er spor videoları.