23 Ağustos 2011 Salı

FUCK-OFF

Yaklaşık 2 haftalık bir seyahatin ardından yurdumuza döndük!

Tam adaptasyon sıkıntılarının başladığı sıralarda yenilen öğle yemeğinde sorulan 'Play-Off' sistemi için ne diyorsun sorusuna sadece donuk bakışlarla cevap verebildim.

Konudan epey uzaktık tabi.

O kadar şeyin arasında beni futbola yakınlaştıran tek şey 'El Clasico'ydu!

Elimde son derece güzel resimler, videolar olmasına rağmen İspanya Süper Kupası'yla ilgili detayları yazmaya elim varmıyor şu an!

Çünkü farkettim ki buranın gerçeklerinden epey ayrı kalmışız, iyi de olmuş!

Zaten Federasyon seçimlerinden sonra olanlar belli.

Tam anlamıyla 'içerdekiler-dışardakiler' ya da 'iyi polis-kötü polis' oynanırken acaba nerden çıktı bu Play-Off sistemi?

Şimdi bu sistemi öne atanların ya da kamuoyuna sunanların amaçlarının ne olduğunu çözmek gerek öncelikle!

Ortalıkta dönen oyunların üzerine gidildiği bir anda, marka değerini yükseltmeye çalışan bir ligin böyle bir sistemi tartışıyor olması ne acı!

Susan konuşmayan, konuşanların konuşturulmadığı, akıllıların öne atılan saçma sapan fikirlerle yavaş yavaş aptallaştırıldığı bir ülke olmaya başladı burası!

Futbolcuların grev haklarının olmadığı, kulüplerin dingonun ahırına döndüğü, federasyonun yol geçen hanı olduğu bir ülkede yaşayınca Play-Off gibi bir sistemin sunulmasına aslında şaşmamak gerek!

Düşünsenize futbolun beşiği İngiltere, dünyanın en çok izlenen topunu oynayan İspanya, marka değeri sayesinde ayakta duran İtalya, Dünya ve Avrupa Kupalarında sürekli final oynayan Almanya bu Play-Off'u tercih etmemişken birilerinin 'Evreka' diye bağırması gerekmiyor muydu?

İşte o da dahiyane yeni başkanımız oldu; bravo!

Hasta yatağındaki Türk Futbolu'nu da ancak bir hastane sahibi iyileştirebilirdi öyle değil mi?

Hasta olacak adamın ayağına doktor geldi, o zaman gözümüz aydın, hatta Mehmet Ali Aydınlar!

Bu noktada biraz tecrübenin de konuşması lazım.

Mesela benim şu Play-Off sistemine karşı yeni bir önerim var!

Madem bu futbol sadece futbolcular ve teknik adamlarla oynanmıyor o zaman Play-Off bu işe yeterli çözüm olmaz.

Benim sistem önerim; FUCK-OFF!!!

Sistemin işleyişi çok basit, ne zamanki garip garip adamlar işin içine girmeye başlayacak futbol camiası hemen Fuck-Off diyecek.

Fuck-Off sistemi sayesinde futbola dışarıdan bulaşmaya çalışan doktorlar, hemşireler, basket topu sürenler ya da belediye inşaatçıları giremeyecek!

Sistem kendi kendini savunabildiği için politikacılar tarafından yönlendirilemeyip, bahisçiler tarafından manüpile edilemeyecek!!!

Daha temiz bir futbol için lütfen, FUCK-OFF!!!

AKIL OYUNLARI

Paralar saçılmaya başlandı!

Atletico Madrid hem De Gea hem de Aguero'dan aldığı bonservisleri bana kalırsa son derece verimli bir şekilde harcıyor.

Arda için ödenen 12 milyon euro'nun üstüne bir de Falcao için tam 40 milyon euro harcadılar ve hücüm hattı için son derece iyi bir hale geldiler.

Aslında tam bu noktada konunun esas hakimi ortaya çıkıyor; Porto!

Hatırlarsınız Uefa Avrupa Ligi'ni kazandıktan sonra hangi kulübe gideceği tartışılırken kendi kulübünün önerdiği 5 yıllık kontrat önerisine 'evet' diyip, Porto'da kalacağının sinyallerini vermişti Falcao!

Ama hiç de öyle olmadı.

Tıpkı Football Manager'da oynadığımız gibi Porto oyuncusunun sözleşmesini uzatıp çok da güzel bir rakama Atletico'ya satışı yaptı!

İşte ben bu oyuna Football Manager değil, AKIL OYUNLARI derim, çünkü bizdeki akılsızların oynamaya çalıştığı fazlasıyla akıl gerektiren gerçek bir oyun bu!

9 Ağustos 2011 Salı

HALI SAHADA YAPMAZ!

Hazır haftasonundaki muhteşem maçtan ve Nani'den bahsetmişken, aklıma çok sevdiğim bir an geldi.

Bazen çok yetenekli futbolcuların bile zekaları olmadan hiç bir işe yaramadıklarını gösteren en önemli örneklerden biri bu!

Geçtiğimiz Kasım ayında Madrid'deyken İspanyollarla izlediğimiz Portekiz-İspanya maçının en güzel hareketlerinden birini yapan Cristiano Ronaldo bu hareketlerini muhteşem bir golle tam süslemek üzereydi ki tam o sırada mahalle arkadaşı Nani bir çuval inciri berbat etti!

İşte böyle anlar herkesi çılgına çevirebiliyor!

Ronaldo'yu böyle sinirli görmenin tadı hiç bir şeyde yokken bir taraftan da Nani'nin şapşallığına şapka çıkarmamak elde değil :)

İnsan bunu arkadaşına HALI SAHADA YAPMAZ!

AKILLICA TRANSFER

Haftasonunda İngiltere'deki kupa heyecanı ve United'ın muhteşem geri dönüşü hala konuşulurken gözardı edilenler var!

Maçın adamı bana kalırsa Alex Ferguson...

İlk yarıyı 2-0 geride kapatan takımını soyunma odasında müthiş birşekilde motive edip üstüne üç değişiklikle birlikte takımına elektro şoku verince maç geri geldi.

Bütün bu değişiklikler içerisinde bir adam vardı ki o da krediyi haketti, Tom Cleverley!

United'ın alt yapısında yetiştikten sonra etrafta biraz pişip sonrasında Wigan'da Premier League tecrübesi yaşayan 89'lu bu çocuk sanırım sezon içerisinde hem Sir'ün gözdesi olacak hem de adından epey bir bahsettirecek.

Nani'nin ilk golündeki muhteşem paslaşmanın sonunda öldürücü asisti yapan Cleverley adından da anlaşılacağı gibi bu sezonun en AKILLICA TRANSFERİ!

2 Ağustos 2011 Salı

BEŞİKTAŞ 2011-2012

Beşiktaş'ın Süper Lig'de(!!!) bu sezon giyeceği ilk forma sonunda görücüye çıktı.

Göğüste Toyota'yı görmek insanı fazlasıyla mutlu ederken, bir Valencia bir Fiorentina havası esiyor insana...

Yine göğüste yer alan kartal kabartması da olmuş!

İşte BEŞİKTAŞ 2011-2012, hayırlı olsun...

1 Ağustos 2011 Pazartesi

MESSİ'NİN ARKADAŞLIĞI!

Barcelona Amerika'da takımca hazırlana dursun, Messi de kendi kendine kendi kıtasında takılmaya devam ediyor.

Yılların unutturduğu ama görünce hatırladığımız Marcelo Salas'ın arkadaşlarına karşı, Messi kendi arkadaşlarını toplayıp çıkmış.

Messi'nin arkadaşları arasında Lugano da var!

Maçın sonucuna bakıp, özellikle Messi'nin attığı aşırtma golü görünce insan 'O'nun arkadaşına yaptığını insan düşmanına yapmaz diyor!

MESSİ'NİN ARKADAŞLIĞI dediğin pek bir zahmetli, pek bir tatsız :)

HANGİ OWEN?

Türk Havayolları'nın sponsor olduğu iki büyük iki ay aradan sonra bir kez daha karşı karşıya geldi ama bu kez Amerika'da!

Özellikle geçen hafta gerçekleşen Audi Cup'da Barcelona'nın Dünya futboluna sunduğu Thiago'nun attığı gole şapka çıkarılır...

Ama kazanan United olunca işin rengi değişti tabi.

Xavi ve Messi'siz Barcelona'nın biraz daha çalışması gerekiyor hele hele önlerinde iki El Clasico varken...

United'da ise bu hazırlık devresinin en göze çarpan ismi Owen'dı.

Michael 'müzmin' Owen bakalım yine ne zaman sakatlanıp sezonun geri kalanında yatacak?

Bu arada 'müzmin'in attığı golün kalitesine bakıp helal olsun derken, golden hemen sonra kaçırdığı golü görünce insan kendine HANGİ OWEN diye sormadan edemiyor!!!

AÇIK MAVİ

Takımlar hazırlık maçları yapmaya hız vermişken, ben de o maçlarla yavaş yavaş gözümü futbola alıştırmaya başladım.

Sıcakların pek rahat vermediği zamanlara denk gelen karşılaşmalara bayılıyorum.

Özellikle bu haftasonunun en önemli organizasyonlarından biri olan Dublin Cup'ı izledikten sonra Aguero'yu 45 m. euroya alarak bu transfer döneminin en flaş işini yapan Manchester City'yi daha da dikkatli izlemeye karar verdim.

Bir önceki Amerika turnuvasından sonra İskoçya'daki turnuvada da sezona en hazır takım görüntüsünü yine City verdi!

Özellikle saha içi durumdan önce şunu belirtmek gerekir sanırım bu sezon bambaşka ve daha hırslı bir Mancini izleyeceğiz.

Hem Cumartesi günü İrlanda Karması karşısında hem de Pazar günü İnter karşısında o kadar organize, o kadar hazır bir görüntü çizdilerki futbolcular da bu sezon önceki sezona göre daha iyisini yapabileceklerine sanırım inanmışlar.

Özellikle bu dönemde neredeyse son iki sezonu yatarak geçiren Shaun W. Philips'in ekstra performansını da unutmamak gerekir...

Kalecisinden en ilerideki sorunlu adamı Balotelli'ye kadar birbirine çok bağlı gözüken bu topluluk artık Manchester semalarında sadece 'kırmızı'nın değil aynı zamanda ' AÇIK MAVİ' nin de olacağını gösterdiler bize.

Hele hele son zamanlarda konuşulan Etoo - Tevez takası da gerçekleşirse son yılların en iddalı City'sini izlemiş olacağız.

Özellikle sezon öncesi kupa finalinde gerçekleşecek United - City derbisini şimdiden iple çekiyorum...

Bir de Premier League açısından bakar mısınız olaya! Şampiyonluğa oynayan Manchester United, Manchester City, Chelsea, Arsenal, Liverpool ve Tottenham'dan oluşan tam 6 takım... Şike sancılarıyla boğuşurken insan daha ne isterki...