29 Nisan 2010 Perşembe

TAM BİR DELİ !!!


Mourinho Epic Celebration - Barcelona Vs Inter
Yükleyen footballove. - Basketbol, beyzbol, güreÅ� ve diÄ�er spor videoları.
Kesinlikle normal değil...

Kesinlikle tam bir deli...


Manchester United - Porto maçındaki son dakika golündeki çıldırışını hatırlıyorum ama bu bir başka oldu.


Bir zamanlar tercüman olarak oturduğu kulübeden, Dünya'nın en büyük teknik direktörü olarak sahaya fırladı...
Evet bu galibiyet çok önemli...

Evet bu galibiyet İtalya'da, yavru vatan Sicilya'da ve dış temsilciliklerde kutlanacak, ama en azından kupayı almayı bekleyemez miydin?


En azından oturaklı sevinseydin...


Hayat enteresan ve bir gün bunlar yol, su , elektrik olarak insana dönebilir!!!


Gerçi yapacak bir şey yok adam TAM BİR DELİ!!!


ELVEDA MADRİD

Üfffffff ne maçtı ama!?!

Belki futbol olarak inanılmaz olmasa da, stresi, heyecanı inanılmaz olan bir maçtı.


Sadece sahada olanların değil aynı zamanda kenardaki teknik adamların hatta hatta benchde oturan futbolcuların da maçıydı!


İnter yıllar sonra adını finale yazdırdı ve önlerinde çok çok büyük bir fırsat var.


Lig şampiyonluğu, Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ve İtalya kupası... Eğer bu üçünü birden alırlarsa önümüzdeki sezona yeni yılın 'Barcelona'sı olarak başlayabilirler!


Ve tabii ki bir hayal kırıklığı var Catalunya'da.


Dün Barcelona'da yaşayan bir arkadaşım golden sonra statusunu şöyle değiştirmiş 'Yine attılar, yine evlerden çığlıklar geliyor, havai fişekler patlamaya başladı bile, her zaman kazanan bir takımın seyircisi için biraz abartılı değil mi?'...
Aslında pek değil, sonun bilincinde olmak da diyebiliriz buna...

Maçın gidişatı oyunun tıkandığını gösteriyordu ve gelen golün yeterli olmayacağını sanırım herkes biliyordu...


Real Madrid'lilerin ve Jose'nin rüyaları gerçek oldu...


Barcelona içinse ELVEDA MADRİD...


İnter'li taraftarlar içinse 'hoşgeldin şampiyon'
İnter'liler eve dönüşte havaalanından pek kolay sıyrılamamışlar...

27 Nisan 2010 Salı

TEST ETTİM ONAYLADIM

Dünya Kupası'ndan önce topu girdi hayatımıza. ,

Bir, iki sektirdik... Şöyle bir evirdik, çevirdik...


Olmuş bu top, TEST ETTİM ONAYLADIM...
Belki de Adidas için en büyük prestij bu olsa gerek...

Her yıla ait özel olarak tasarlanmış topları buradan bulabilirsiniz; ADİDAS !

26 Nisan 2010 Pazartesi

HOCASI TOTTİ OLANIN ...

E tabii ki başı beladan kurtulmaz.

Geçen hafta sen misin Lazio taraftarına galibiyet sonrası hareket yapan?


Totti'nin karakter olarak yetiştirdiği De Rossi dışındaki diğer isim olan CaZZano, dün eski evinde aldığı galibiyetten sonra, eski hemşerilerini çıldırttı.

Oyundan çıkarken Roma'lıların boğaz kesme hareketlerine, CaZZano da aşağıdaki gibi cevap verdi.


Enteresan tabii ama, bir de şöyle düşünmek lazım; HOCASI TOTTİ OLANIN...

23 Nisan 2010 Cuma

ZAGREB'E GİTTİM DÖNÜCEM...

Resimde gördüğünüz yer Viyana ama Hırvat kardeşimiz Zlatan hazır formayı giymişken ve ben de hazır havaalanındayken bu resmi uygun gördüm.

Gitmişken tabii ki Hırvatistan'la Euro 2008'de bozulan(!!) ilişkilerimizi tamir etmenin yanında , Dinamo Zagreb'le ilgili ne varsa toplamak lazım.

Ama Pazartesi'ye kadar ortalıklarda pek yokum.

Federasyon, pfdk, hakemler o zamana kadar ne yapacaklarsa yapsınlar çünkü döndüğümde artık daha fazla saçmalık görmek istemiyorum.

Dönünceye kadar bayramınız kutlu olsun :)

22 Nisan 2010 Perşembe

GOLÜ 'ARJEN' BULUYOR !

Maçın hemen başlarında 10 kişi kalabilirsin, belki istediğin pasları atamıyor da olabilirsin, üzerinde büyük baskı da hissedebilirsin, ne olursa olsun bir şeyden vazgeçmeyeceksin; golü aramaktan!

Manchester maçında 3-0 geriye düştüklerinde de aynı şeyi yapmışlardı, dün 10 kişi kaldıklarında da!

Bir yolunu bulmaya çalıştılar, en azından bir tane atalım dediler ve attılar da!
Nasıl olacak derken Robben vurdu, Muller'in kafasından sekti ve gol oldu, tıpkı Ribery'nin Manchester maçında kullandığı ve barajdan sekip gol olduğu gibi şans yanlarındaydı...

Ne de olsa golü 'Arjen' buluyor...


Finale adım adım ve 'helal olsun' dedirterek yürüyorlar...



Bayern Lyon 1 0 (Semi Final) Champions League 21/04/2010
Yükleyen whynot46. - En yeni ve en heyecanlı spor videolarını keÅ�fedin.

21 Nisan 2010 Çarşamba

COCA COLA PATLATARAK KUTLA!

Günde yaklaşık 1 litrelik tüketimimle büyük sadakatle bağlı olduğum Coca-Cola yapmış yine yapacağını!

Marketing olayına sporu yine 12'den yerleştirmişler...

Dünya gol sevinci görsün istemişler!

Ben olsam gol sevincimi Coca Cola patlatarak, köpükleriyle milleti ıslatarak kutlardım.

Gerçi Japonlar reklam panolarının arkasına kendilerini atarak kutlamışlar, harakiri genetik olsa gerek :)

FARK VAR!

Şampiyonlar Ligi'nin enteresan maçlarından biriydi dün akşam oynanan.

Oyundan, kaçan gollerden, atılan gollerden, pozisyonlardan bahsedebilirim herkes gibi; ama yapmayacağım.

Bu sezonki geleneğini sürdüren ve futbolseverleri üzmeye devam eden Star Tv ve yöneticileri bilmelidir ki, başıma silah dayasanız D-Smart almayacağım.

Böyle bir maçı da yayınlamıyorsanız, zaten final maçını da yayınlamayın!

Görüntü kalitesi, spikerlerlerinin bayatlığı ve geyikliğinin yanı sıra bir de maçı yayınlamamak başlı başına milyonları günah işlemeye davet etmektir... Dün akşam yine milyonlarca kez kulaklarınız çınladı...

Kısacık özet görüntüsü yayınlarken bile bu kadar mı yavan kalınır?

En iyisi yayıncılık nasıl olur bir bakalım...

Altta İnter - Barcelona maçının iki ayrı kanaldan, iki ayrı özet görüntüsü var; yani anlayacağınız FARK VAR!

Biri binlercesi içerisinde sadece bir 'star', diğeri koskoca 'sky'... Anlayana!


** Bu Star'ın özeti... Bu arada 1:50'inci saniyedeki hanım kızımızın özette olması zaten zihniyeti anlatıyor, ha güzel o ayrı...

Ä°nter - Barcelona (3-1) Å�ampiyonlar Ligi yarı final 1. Maçı
Yükleyen forumdolu. - En yeni ve en heyecanlı spor videolarını keÅ�fedin.

** Bu da Sky'ın hazırladığı özet... Özet değil sanat eseri!!!

Inter vs Barcelone 3-1 Champions League 2010 1/2 Aller
Yükleyen Roma-eterna. - DiÄ�er spor ve ekstrem spor videolarına göz at.

20 Nisan 2010 Salı

SEN TAM BİR NESİN?

Türk futbolunun şu anda kanayan en büyük yarası nedir?

Belki hakemler, belki federasyon, belki kulüpler, belki de taraftarlar...


Bu sorunun cevabı çok çeşitli ve zorlu olabilir ama Türk Futbolcusunun en büyük kanayan yarası nedir diye soracak olursanız cevabım çok net ve kesin olacaktır; Emre Belözoğlu.


Adam olacak çocuk nasıl baştan belli oluyorsa, olmayacak da aynı şekilde belli oluyor.


2000 yılında o kadar başarının arasında Merter'de sabahın 5'inde bir vatandaşı ezip, camiden geliyordum diyerek işin içinden sıyrılan;


Genç yetenek diye alınıp İtalya'dan olur olmaz kartlar ve agresif hareketleri sebebiyle kovulan;

Newcastle'da oynamadan para kazanıp, en değersiz transfer seçilmesinin yanı sıra, rakiplerine 'ırkçı' hareketlerde bulunup mahkemelerde ifade peşinde koşan;

Milli takımın torpilli kaptanı olup, kendi sahanda kendi taraftarına ve basınına 'hareket' çeken(!);

Hayatta giymem dediğin formanın doğuştan beri hastası olduğunu söyleyip 'pişmiş kelle' gibi ortaya çıkan;

Türkiye'nin en büyük, en şanlı ve köklü kulüplerinden Fenerbahçe formasıyla rakip futbolculara 'senin boğazını keserim' işaretleri yapıp küstahlığını ortaya koyan;

Milli takımdan takım arkadaşı olan futbolcuya tekme atıp sonrada 'numara yapıyorsun, kalk' diye başında dört dönüp, hakeme şikayet eden;

Sarfettiği efor sebebiyle değil, hakeme yaptığı itirazlar sebebiyle suratı kıpkırmızı kesilen;

Nedense birileri tarafından korunup, hem kart görmeyip hem de bunun üzerine iltifat, ilgi, müsamaha gören;

Türk Futbolu'nun en büyük yüz karasıdır Emre Belözoğlu!!!

PİŞMİŞ KELLELER!!!

Pazar günü Kadıköy yakasındaki, güya derbi denilen maça gözlerimle canlı canlı şahit oldum.

Aslında fikrimde olanları yaşamak, fikirlerimi kendi gözlerimle görmek ve kendi kendime haklılığımı kanıtlamak benim için iyi oldu.


Saracoğlu'nda çıkıp eve geldiğimde bir an için durdum.
Bazı simalar geldi gözümün önüne, bazı yüzler. Aslında futbol dışında bambaşka dünyalarda yaşayan ve konudan çok uzak, konuyu anlamamış, kendi kendine işler çeviren garip garip tipler. Bir nevi komedi dükkanı sahipleri!

PİŞMİŞ KELLELER yani anlayacağınız!!!


Nerde nasıl davranacağını bilmeyen, futbolun bambaşka bir dünya olduğunu savunan, bakın Edirne'nin dışında millet neler yapıyor diyen vizyoner blog sahiplerini bile çileden çıkarıp, neredeyse argo yazdırmaya kadar zorlayan tipler...

PİŞMİŞ KELLELER; bugün nerdeler?


Aziz Yıldırım: En 'Pişmiş Kelle'... Misafir olarak stadına gelen bir yöneticiye, 'Otur Yerine Lan!' diye bağırabilen, hakem odası basabilen, önüne gelene fırça çekebilen, asker kaçağı, hak hukuk tanımayan, iki gün önce küfürler savurduğu federasyon başkanıyla, yanyana voleybol finali izleyen şahsına münhasır Sultan Birinci Pişmiş Kelle!!!


Hüseyin Göçek: Hazır 'Pişmiş Kelle'... Beşiktaş bu sene 4 kırmızı kart görmüş. İkisi Kasımpaşa maçında;Ernst ve Ferrari, diğer ikisi de bu maçta; Ernst ve Toraman... Dört kırmızı kartın dördü de hatalı olup, penatılar vermezsen, seyircinin etkisiyle abuk subuk faullerini sarı kartlarla süslersen, yardımcılarınla bu kadar anlaşamazsan, hayat seni başkalarının özel çabuk yemeği Hazır Pişmiş Kelle yapar!

Bilica: Fırında 'Pişmiş Kelle'... E zor tabi, Sivas'da Reina yokya, hapsolunca bir süre oraya, buraya gelince kelepçeli seks partilerinin aranılan adamı, zincirlerini kırmak zorundaydı! Sezon başındaki hazırlık kampını iyi geçirdiği her halinden belli. Sağolsun Volkan, Emre, Lugano Kelle'yi pişirip fırına vermişler. Yirmi parmağında yirmi marifet; ön ayaklarıyla saç çekme, kulak bükme yapabilirken, arka ayaklarıyla da kazı yapabilen, sonra da hiç bir şey yokmuş gibi köşe bucak saklanıp en ufak açıklama bile yapmayan Fırında PİŞMİŞ KELLE!

Emre : Kaymaklı Pişmiş Kelle... Kaymaklı olduğu için onu ayrı bir yazıyla ödüllendireceğim!


Yardımcı PİŞMİŞ KELLELER; Geçen haftaki penaltıyı göremediğini söyleyip, inatla bu maça Göçek'i atayan Oğuz Sarvan, her zamanki gibi klasik görüntüsünden bizi esirgemeyen Lugano, iq derecesi verilerine bir türlü ulaşılamayan Volkan, ne yaptığı belli olmayan kısaca ufo diyebileceğimiz tanımlanamayan futbolcu Guiza, sürekli küfür eden buna rağmen en centilmen olduğunu savunan binlece pişmiş kelle ve diğerleri...


Hepiniz ve daha fazlası bu kadar yetmez, biz pişmiş kelleleri 'çok' pişmiş severiz!!!

İnanılmazsınız! Yeni pişkinliklerinizi en kısa sürede görmek ümidiyle...

16 Nisan 2010 Cuma

TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR

Haftasonu evden çıkmayın!

Eğerki stada gidip yerinde derbiyi izlemeyecekseniz hiç çıkmayın!

Havanın sıcaklığına, güneşin sizi kandırmasına müsade etmeyin...

Oturun güzelce evinizde Manchester derbisine takılın, İtalya'daki Roma derbisine bakın, Inter'in Juve'yle çarpışmasını takip edin, Real Madrid'in Valencia karşısındaki çırpınışına tanık olun ve tabii ki Türkiye'deki şampiyonluk yarışında hangi büyüğün darbeyi yiyeceğini görün.

Türkiye'de klasik bir düşünce var.

Galatasaray Beşiktaş'a hep üstünlük sağlar, Fenerbahçe Galatasaray'a hep üstünlük sağlar, Beşiktaş'da Fenerbahçe'ye hep üstünlük sağlar!

Bu kimileri için geçerli olabilir ama benim doğrularım biraz daha farklı.

Fenerbahçe'yle Beşiktaş arasındaki maçlar, hep gollü, hep enteresan ve hep inanılmaz heyecanlı olmuştur. Yani 2-3 hafta önceki o iç sıkan, futboldan soğutan Galatasaray - Fenerbahçe maçını unutun!!!

İşin enteresan tarafıysa, Beşiktaş'ın Fenerbahçe stadındaki malum üstünlüğü!

Sanırım hiç bir takımdan çekmediğini çekti hep Beşiktaş'dan Saracoğlu'na giden taraftalar. Galip gelinen anlarda oldu tabii, ama 55 bin kişinin aynı anda yüzünün asık olduğu zamanlar o kadar çokki!!!

Bu hafta ne olurun cevabı da bu yüzden çok basit...

Son haftalar top oynamadan ligde şampiyonluğa ortak olan, yine top oynamadan kupada çıkan Fenerbahçe ve top oynamasına rağmen bir türlü istediği golleri atamayıp yarışta geriye düşen Beşiktaş.

Bildiğim bir şey varsa bu maçı kazanan bir taraf olacaksa bu Beşiktaş olur hem de tarihi bir maç olur!

Belki geçen sene kupa finalindaki gibi 4 atamazlar, ya da ilk yarıda 'bu son şansları' denilen maçtaki gibi 3 atmazlar ama boynu bükük ayrılmazlar!

Sonuçta TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR; bilmem hatırlatabildim mi?!!



Fenerbahce 3 - 4 Besiktas
Yükleyen rawen54. - Basketbol, beyzbol, güreÅ� ve diÄ�er spor videoları.

ALSAK MI BİR TANE?

Her Pazartesi sahadayım, hem de Şampiyonlar Ligi saatinde!

Bu ara sahalarda rengiyle gözümüzü alan, hayranlık uyandıran Nike'ın fosforlu morlu ayakkabısına reklam filmi yapmışlar.

Geçen gün İstinye Park Nike vitrininde de gördüm.

Artık halk olarak biz de giyebiliriz.

Fiyatı 130 TL civarında! ALSAK MI BİR TANE?


Nike - Mercurial - Zlatan Ibrahimovic
Yükleyen yom_. - En yeni ve en heyecanlı spor videolarını keÅ�fedin.

15 Nisan 2010 Perşembe

HANGİSİ LAZ?

Dün akşam 8:30 civarında televizyonumu açtım. Açtım ama her zamanki gibi, önce müzik ardından da sessiz bir şekilde televizyon!

Trt 1'de yayınlanan Antalyaspor - Trabzonspor maçına bir göz atayım dedim.

Ekranın başında bir süre duraklamam gerekti. Malum ses kapalı, karşılıklı ataklar var ama hangi takım Trabzon , hangi takım Antalya belli değil! Hele hele TRT'nin çamur gibi yayınında görüntü iyice vahim...

Trabzon Beşiktaş maçındaki beyaz formasıyla sahadayken, kırmızı-beyazlı(!) Antalyaspor sahaya çıkmış açık mavimsi bir formayla!!!

Hadi diyelim sezon başında formaları tasarlerken böyle bir fantezi yol seçtiniz, ama bu maçta mı uygulanır fantezi?

Daha net ayrılabileceğiniz bir maçta uygulanmaz mı?

Ev sahibi takım, evinde abuk sabuk renkli bir forma mı giyer?

Daha doğrusu internet sitesine girip diğer branşlara tıkladığında sadece 'Masa Tenisi' çıkan bir takımdan zaten anca bu mu beklenir?

Antalyaspor bu sene güzel işler yaptı Mehmet Özdilek hocayla, ama hala kurumsal kimlikten çok uzaktalar!

Bir Bursa'nın, bir Kayseri'nin yaptığını hali hazırda yapması gereken kentin takımı, en azından forma seçiminde daha akıllıca davranmalı!

Hazır aklıma gelmişken, Antalyaspor'un forma satış adedi kaçtır diye kulübü aradım; 'vallahi biz bilmeyiz' dediler :)

Düşünsenize şehrinize yılda yaklaşık 8.5 milyon turist geliyor ve siz bundan beş kuruş para kazanamıyorsunuz!!!

Laz aklı diye Trabzon'la dalga geçenler için yörünge şaştı, şimdi esas soru HANGİSİ LAZ?

14 Nisan 2010 Çarşamba

BURAYA KADARMIŞ

Haftasonunda en sevdiğim derbilerden bir tanesi daha oynanacak!

City ve United yine Manchester'ın en büyüğü olabilmek için kapışacaklar.

City kazanırsa Şampiyonlar Ligi'ne katılabilmek için büyük bir avantaj sağlayacak, tabi bu arada United'da şampiyonluğa büyük ölçüde elveda diyecek.


United kazanırsa Chelsea'nin zorlu Tottenham deplasmanında puan kaybetme ihitmalini düşünüp iyice umutlanacak, City ise Tottenham'ı ensesinde hissedecek.


Enteresan, zorlu ve epey de karmaşık bir durum.


City taraftarı şimdiden havaya girmiş ve herkese telefonlarda wallpaperlarını değiştirme çağrısı yapmışlar.


Yani anlayacağınız bu hafta Manchester ikiye bölünecek!
Ya City ya da United için lig bu sene BURAYA KADARMIŞ!

13 Nisan 2010 Salı

BİR ÇİÇEK SOLDU

Cumartesi günü gerçekleşen kazanın etkisi hala üzerimde.

Bir devletin başına gelebilecek en vahim olaylardan bir tanesi Polonya'nın başına geldi.


Son yıllarda yaptıkları yatırımlarla düzlüğe çıkan, Avrupa'da ekonomik olarak önemli yol kateden, sporda adından söz ettirmeye başlayan ve EURO 2012'nin iki ev sahibinden biri olan Polonya devlet kademesini kaybetmenin şokunu yaşıyor.

Acıları o kadar taze, hey şey o kadar muallaktayken, insan düşünmeden edemiyor, bundan sonra ne olacak?

İşin siyasi boyutunu bilemem ama Euro 2012 ile ilgili kaygıları kat be kat artırdığı kesin! Hele hele Ukrayna bu kadar yavaş davranırken ve de Platini tarafından daha henüz uyarılmışken!!!


Bu kazaya en çok üzülen kişilerden biri Platini'dir. Hatta hemen bir taziye mesajı da yayınladı. Ama şu anda kara kara düşündüğünden eminim.


Euro 2012'nin akıbeti ne olacak hep birlikte göreceğiz.
Ama şimdiden logodaki iki çiçekten biri soldu!

Umarım bu sadece talihsiz bir anı olarak kalır ve her şey yolunda gider.


Bu yolda büyük emeği geçen, turnuvayı Polonya'ya getirmek için büyük çaba sarfedenleri unutmamak adına, en azından çiçeklerden birinin dalına siyah bant takılması gerekmez mi?

EL BORN'DA KUTLAMA YAPMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

Pazar günü haberleri izlediğimde buruk bir sevinç yaşadım.

Bu buruk sevinci de derin bir nefes alıp, kocaman bir ooooffff çekerek taçlandırdım!

Çünkü bu öyle bir maçtı ki, dükkanlar kapatıldı, televizyonlar açıldı. Barlar, restoranlar, cafeler doldu. Hatta hatta insanlar bu coşkuyu birlikte yaşamak için sinemalara akın edip, yan tarafta usul usul film izleyenleri tezahuratlarıyla canından bezdirdi.

Real Madrid deplasmanında Barcelona'nın aldığı galibiyetten sonra Barcelona sokakları, aynı geçen sene benim yaşadığım gibi, karnaval yerine dönmüş.

Barcelona'ya her gidişimde çok büyük vakit geçirdiğim, bizdeki Asmalımescit'i andıran ve ondan kat kat daha büyük olan El Born'da sabaha kadar kutlamalar yapılmış.

Çünkü El Born candır! Gidersiniz, güzelce yemeğinizi yersiniz, ardından gece sizindir! El Born almıştır sizi bırakmaz, bıraktırmaz. Mecburen ayrılmak zorunda kalınan sevgili gibidir, yine yeniden ona dönersiniz! El Born sevgidir, şefkattir. Sabah uyandığınızdaki üstünüzdeki nane kokusudur. Estrella'nın kırmızısıdır!

Bizdeki Bağdak Caddesi'nin benzeri olan Las Ramblas'da da konvoyların ardı arkası kesilmemiş.

Çılgınca sabaha kadar kutlama yapmışlar.

AAAAAAHHHH AH.

Oysa geçen sene aynı tadı, coşkuyu ben de yaşamış, hiç tanımadığım Barca'lılarla şarkılar söyleyip, bayraklar sallamıştım.

Peki ya ertesi gün?

Pazar günü şehirdeki en popüler kıyafet yine Barca forması olmuş...

7'den 77'ye herkeste bir forma, herkeste bir mutluluk, bir coşku!

Bir gün Barcelona'da yaşıyor olursam yukarıdaki resimdekiler gibi EL BORN'DA KUTLAMA YAPMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİnin üstüne ertesi gün aşağıdaki resimdeki gibi huzurlu ve mutlu takılırdım...

12 Nisan 2010 Pazartesi

HOŞGELDİN PORTAKAL

Beşiktaş - Trabzonspor maçıyla ilgili yazabileceğim o kadar çok şey varki!

Ama sinirlerime hakim olup, derin derin nefes alıp sakin kafayla Bünyamin Gezer için bir ara farklı bir paragraf mutlaka açacağım!


Her şeyi bir kenara bırakın Cumartesi gününün olayı, birden bire farkettiğim, 2-3 sıra yanımda oturan milli takımımızın yeni teknik direktörü efsane 'portakal' Guus Hiddink'di.


Kısa süre sohbet ettik iyi oldu, hatta devre arası Beşiktaş'ın iyi oynadığını da söyledi ama gelin görün ki maç berabere bitti.

En azından bir hoşgeldin demiş olduk, canlı canlı görmüş olduk.


Bu arada maça geldiğinde gerçekten bir portakal renginde kızarmıştı; acaba maç öncesi o da Kazan'da mıydı :)

BEN DEMİŞTİM DEMEK...

Aslında pek hoşuma gitmiyor bunu söylemek, ama bir yandan da kendimi durduramıyorum.

Hem 'El Clasico' için, hem de İtalya'daki liderlik mücadelesi için benim için ufak, futbol dünyası için büyük yorumlar yapmıştım.


Onların gerçekleştiğini görmek güzel, bırakın bu tadı doya doya yaşayayım.


Çünkü herkese nasip olmuyor BEN DEMİŞTİM DEMEK.

9 Nisan 2010 Cuma

HAZIRIZ; GELİYORUZ !!!

Yarın akşam tarihi bir gece...

Şampiyonlar Ligi'ndeki maçlar futbol olarak hepimizi fazlasıyla mutlu etmiş olabilir ama epeydir hangi maç sizi bu kadar heyecanlandırdı, eliniz ayağınız titredi, sabırsızlıktan dakikalar geçmek bilmedi?


İşte öyle bir maç Beşiktaş - Trabzonspor maçı !!!


Şaka şaka; bütün Dünya bekliyor Real Madrid - Barcelona kapışmasını...


Geçen sene 2 Mayıs'da Bernabeu'da oynanan maçı Barcelona'da katalanlarla birlikte izledikten sonra televizyondan,
2-6'lık skor hepimize unutulmaz bir an yaşatmış, sabahlara kadar şampiyonluk turu atmıştık.

Her golde biz oturduğumuz yerde çılgına dönerken, her yerden enteresan çığlıklar ve sevinç sesleri geliyordu.


Ertesi günkü Barcelona gazeteleri hala durur evimde; HISTORYCO başlıklarıyla!!!


Yarın akşam benzer bir skor olmaz ama inanılmaz top oynayan Barca karşısında, kolay gol yiyen Real Madrid'in çoooook çalışması gerekecek.


Ve en tehlikelisi her ne kadar Barca'nın galibiyetine çok hazırsam da sanki yarın akşam Cristiano Ronaldo'nun gecesi olacakmış gibi hissediyorum.


Ama yine de o ana kadar 2-6'lık maçın anılarıyla yaşamak insanı hala mutlu ediyor.



Real Madrid - Barcelona 2-6
Yükleyen Laurent-470. - En yeni ve en heyecanlı spor videolarını keÅ�fedin.

FİNALİN ADI BELLİ

Bu kadar eleştirilen Liverpool ve Rafa yarı finali yakalamayı yine başardı.

Adamlar yine de en kötü halleriyle kupayı müzelerine götürecekler!


Ama rakipleri kim olacak derseniz; yarı finalde Atletico Madrid'i rahat geçerler.
Hamburg - Fulham maçındansa Hamburg adını Liverpool'un rakibi olarak yazdırır.

Real Madrid'in elinin tersiyle ittiği kendi şehrinde final oynama fırsatını, Hamburg büyük bir iştahla yerine getirmek üzere.

Rafa'yı eleştirenler haklı olabilirler, ama adamı Liverpool'dan ayırmak çok büyük bir acımasızlık değil mi?

Kulip borç içerisindeyken, parsel parsel hisseler satılırken, taraftar tıpkı United'lıların yaptığı gibi paranın esirliğine karşı çıkarken yeri mi Rafa düşmanlığı?

Zaten hiç bir zaman anlamamışımdır, bir teknik direktörün kuyusunu kazanlar, bu işten ne kadar kazanırlar?
Rafa'nın Ferguson gibi olmasını kimse engelleyemez!!!

8 Nisan 2010 Perşembe

ÇOK FENA ACITTI

Dün Koray demişti, ajan iş başında diye!

Oysa her şey ne güzel başlamıştı!

3-0'ı yakaladıktan sonra neden tadını çıkarmazsın?

Nerdeyse maçın adamı Olic olmak üzereydi ki, ajan sahneye çıkıp gerçek bir 'maestro' olduğunu gösterdi.

Rıbery'nin doğum günü hatrına kullandığı köşe vuruşuna, Robben bir doğum günü hediyesiyle 'gelişine' cevap verdi! Üstüne de çıldırtan gol sevinci kremasıyla o muhteşem golü süsleyiverdi.

E maçtan sonra da Ribery pastayı kesiverdi.

Hem önceki akşam hem de dün akşam futbola doydum, umarım ülkemizdeki çakma yıldızlar ve kendini futbolcu zanneden yerli 'malları' biraz ders almışlardır.

Bu arada tebrikler Bayern, mutlu yıllar Ribery, süpersin Robben, bravo Koray :)



Manchester United 3 - 2 Bayern Munich
Yükleyen nongcream7. - DiÄ�er spor ve ekstrem spor videolarına göz at.

7 Nisan 2010 Çarşamba

'MAESTRO' ROBBEN OLSA DA...

Footballove'da Koray yazmış, ajan Robben diye. (www.footballove.com)

Ve de eklemiş bu akşam Bayern turu alır diye.


Yukarıdaki resim aslında Bayern için çok şey ifade ediyor. Bu sezon Bundesliga'da takımının 'maestro'su olan Robben hiç kuşkusuz adada da aynı görevi üstlenecek.

Özellikle Chelsea zamanından havaya alışık olan 'maestro' Robben takımı için çok önemli olabilir, ama benim bildiğim bir gerçek varsa o da Manchester United'ın büyüklüğü altında Bayern'in bugün ezileceğidir!!!

FUTBOLU BIRAKIR MI?

Bir maç izledik ki dillere destan, bir maç izledik ki sonucu daha geçen haftadan belli( http://golcusansi.blogspot.com/2010/04/arseneal.html ), bir maç izledik ki iki futbolcu için tarihi bir gece oldu; Messi için hayatının belki de en güzel gecesi, Almunia için hayatının belki de en kötü gecesi!

Hadi biz izledik de, ya siz? Maç yerine dizi yayınlayan Star'a milyonlarca futbolsever içindeki birbirinden farklı duyguyu çok çeşitli yöntemlerle dile getirmiştir eminim!

Neyse...

Dün akşam Messi'nin yarattığı ve bütün Dünya'yı etkisi altına alan şok, hipnoz(ne derseniz deyin) hala devam ederken, benim aklımda bambaşka ve farklı biri kaldı maçtan!

Daha geçen hafta takımını belki de Şampiyonlar Ligi tarihinin en farklı mağlubiyetlerinin birinden kurtaran Almunia, başına gelecekleri tahmin edebiliyordu ama eminim ki bu kadarını beklemiyordu.

Normal goller yiyebilirsiniz, uzaktan atılan şut doksana da gitmiş olabilir, ama rakip takımdan birisi artık dalga geçer gibi size gol atıyorsa, bir seferinde üzerinizden aşırıp diğerinde bacak aranızın hiç hissetmediği duyguları yaşatıyorsa, o zaman bu mesleğe ne kadar devam edebilirsiniz?

Durum zor, durum garip...

Almunia'nın acil şekilde bir psikolojik destek alması gerekir, hele hele Arsenal'in böylesine bir şampiyonluk mücadelesinde, bir kalecinin yaşayabileceği en büyük travmayı yaşamışken.

Messi inanılmaz oynadı evet! Herkesin ondan bahsetmesi normal evet! Ama birinin çıkıpta Almunia'yı sahiplenmesi gerekir.

Arsene Wenger eğer akıllı bir adamsa, ki göreceğiz, oturup adamla dertleşmeli, sorunun kendisinde değil, beceriksiz ve korkak diğer 10 arkadaşında olduğunu oturup anlatmalı!

Böyle bir geceyi bizzat ben yaşamış olsam, kararım kesin olurdu, ama Almunia FUTBOLU BIRAKIR MI?

** National Geographic izler gibi; Messi, avına sessizce yaklaşırken
** Tek çaresiz Almunia mı?
** Almunia'nın belinin döndüğü an.
** Ve hazin son

** Ve tarihi gece...

Barcelona 4 -1 Arsenal Highlights
Yükleyen bradoliki. - En yeni ve en heyecanlı spor videolarını keÅ�fedin.